kacmayan erkek istiyoruz
Model Detayları
- Kayıt Tarih: 20 Mayıs 2013 8:48:16
Model Açıklaması
kacmayan erkek istiyoruz.
Yok yok, benim bu ilişki işine aklım ermiyor; hele karşı cinse, hiç ermiyor, ilk günler deli danalar gibi oradan oraya dolan dur, sonra evlere kapan, en büyük aktiviten sinemaya gitmek olsun. “Arım balım peteğim”, “canım ciğerim” yerini “canın çıksın”a bıraksın…
Valla bizim bütün kızların ortak sorunu bu! Yani, n’olu-yor da ilişkinin gazı kaçıveriyor, insanı gerim gerim geriyor? Yoksa bize rahat mı batıyor?
Geçen gün kankalardan bir hatun telefonda zır zır ağlıyor.
“Kızım, DVD kusmak üzereyim. Film seyret, yemek ye… Üstelik artık ‘bebeğim’ de demiyooo, ayy bayılıcam hüüüü”
“Yahu sen daha iki ay önce ‘ilişkimiz süper, evde takılıp film izliyoruz, romantizm yapıyoruz’ demiyor muydun?”
“Yaa diyordum da, şimdi başka. Canım şöyle eller havaya Türkçe müzikle dağıtmak, iki insan görmek istiyor, benimki oralı bile olmuyor.”
Kankamın durumu fena, acayip daralmış. Sevgilisinin Türk pop müziğine, kıvırmaya alerjisi var, tamam da, kızı da salmıyor ki arkadaşlarıyla eğlensin… Hani tipik çift sendro-mu; Edi-Büdü misali her hadiseye beraber akacaklar, sonunda sıkıntıdan birbirlerini boğacaklar.
Kendimden biliyorum; dip dibe ilişkide bir süre sonra ne yapsan yaranamıyorsun manitaya. Yahu mumlar, tütsüler, yemekler, müzikler, neler etmiştim de benimki oralı bile ol-
mamış; sırtımı sıvazlayıp, “N’aber ya?” çekip televizyonun karşısına çökmüştü. Ben de sinirden önce tırnaklarımı, sonra onun beynini kemirmiştim.
Varlığından habersiz, iki çift güzel söz etmeyen, suratı sirke satan adamla nereye kadardı yani… Ayrılana kadarmış.
işin komiği, ayrılıp yenisini bulunca kıymete bindik. Yüzüme bakmayan adam, “Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek” nakaratlı Samanyolu hallerine büründü. Geçmiş ola…
Neyse, pazar pazar merakım şudur: Hakikaten ilk ayların “benden önce o” sloganı, heyecanları, “beraber olalım yeter”leri nereye kayboluyor? Ve ne zaman?
Düşünsenize, evde takılmaktan büyük keyif alan arkadaşım, bir sabah ansızın mutsuz olduğunu söylüyor. Aşkımdan Roma’yı yakacak adam (abarttım) aniden salatadan çıkmış kıl muamelesi yapıyor. Neden? Nasıl? Çatlayacağım yaa…
Şişmanlıkta zayıflıkta, Türkçe popta rock’ta, güzellikte çirkinlikte, ölüm bizi ayırana dek ilk günkü zindelikte, ilgi alakada, aşkta erkek yok mudur?
Buradan yetkililere sesleniyorum: Kaybolmayan erkek, kaybolmayan ilişki istiyorum!
yapmamasına göre belli olur. Şöyle koltuğa kurulup ayakları kucağına uzattığınızda abi taca kornere bakıyorsa yandınız. Anında soğuma sebebi. Bugün ayak masajında taca kornere bakan adam, yann kim bilir nerelere bakar! Allah yazdıysa bozsun!
Sevgili dediğin, hizmette, sevdiğini hoş tutmakta kusur etmez yani. Biz de karşılığında kaşırız evelallah. “Neden özellikle kaşıma Ayşe?” demeyin. Bilmem. Bildiğim tüm adamlar kaşınmayı severler de ondan herhalde (uyuz mu ediyorum ne…).
Taa çocukluğumda babamın “Şu sırtımı kaşıyıver kızım” seanslarından antrenmanlıydım. Ve fakat her seferinde “Daha sert kaşı Ayşe” yakarışlarını anlamış değilim.
Siz de daha yumuşak masaj yapın canım! Şöyle omuzdan başlayıp ellere, ayaklara, parmaklara… Tamam, işin uzmanlarına da gidebilirim. Saati bilmem kaç YTL’den aro-materapisi, klasiği, Shiatsu’su, Thai’si… Bin bir çeşidini yaptırabilirim. Ama aynı şey mi? insanın sevgilisinin dokunmasının yerini alabilir mi?
Hem, okşamayı beceremeyecek sevgili müsait bir yerde insin yani…